Cüce ile Dev
Cüce ile Devin Masalı

(Macera, cesaret ve dostluk üzerine bir masal)
Zamanın derinliklerine karışmış, unutulmuş bir diyarda, insanlardan biri olan Minik adında bir cüce yaşardı. Boyu kısa olabilir ama cesareti gökyüzüne ulaşacak kadar büyüktü. Minik’in en ilginç özelliği ise, devler kadar yükseğe zıplayabiliyor olmasıydı. Köyde kimse onun bu yeteneğini tam olarak anlamasa da, o bir gün öyle bir sıçradı ki… taaaa devlerin ülkesine kadar ulaştı!
Devler diyarı gökyüzüne uzanan dağların ardında, sislerin arasında saklıydı. Koca koca ağaçların arasında yürüyen devler, Minik’i görünce şaşkınlıktan koca gözlerini ovuşturdular. “Bu da ne?!” diye homurdandı içlerinden biri. Devler, yabancılara pek güvenmezdi. “Senin gibi ufacık biri bizim topraklarımıza nasıl geldi?” diye sordu en yaşlıları. Minik bir şey demeden önce, devler onu korkutup adanın dışına, uçurumun ötesine fırlattılar.
Ama Minik yılmadı.
Zıplaya zıplaya, yaralarına aldırmadan yeniden devler ülkesine döndü. Bu sefer, onu karşılayan yaşlı dev sordu:
“Ne istiyorsun, küçük yaratık?”
Minik elini kalbine götürdü ve derin bir nefes aldı:
“Size bir ricayla geldim. Köyüm tehlikede. Kötü adamlar geldi, her şeyi yakıp yıkıyorlar. Gücüm yetmiyor ama belki birlikte olursak onları durdurabiliriz.”
Devler önce birbirine baktı, sonra kocaman kahkahalar attılar. Ama içlerinden biri, savaşçı ruhlu genç bir dev olan Tork, Minik’in gözlerindeki kararlılığı fark etti. “Bu gözler yalan söylemez,” dedi Tork. “Belki de küçük dostumuzun bizden öğrenecekleri kadar, bizim de ondan öğreneceklerimiz vardır.”
Böylece devler, ilk defa insanlardan biriyle iş birliği yapmaya karar verdiler.
Tork’un liderliğinde devler dağları aşıp Minik’in köyüne geldiler. Kötü adamlar kalabalıktı, ama devlerin ayak sesleri bile onları korkutmaya yetti. Minik, devlerin omzunda savaş alanında zıplarken, köy halkı hayretle onları izledi. Kötülük, birlik ve cesaretin karşısında fazla dayanamadı. Köy kurtarıldı.
Zaferden sonra devlerle cüceler arasında bir dostluk köprüsü kuruldu. Minik, devler ülkesinin ilk onursal elçisi oldu. Artık o sadece bir cüce değil, iki dünyanın da kahramanıydı.
Ve o günden sonra devler, Minik’in köyüne her yıl bahar zamanı ziyarete geldiler; birlikte güldüler, oynadılar ve maceralar anlattılar.
Gökten üç yıldız kaydı: biri cesaret için, biri dostluk için, biri de hiç vazgeçmeyen küçük yürekler için…
SİZDE CESUR OLURSANIZ MİNİK GİBİ YENİ ARKADAŞLAR EDİNEBİLİRSİNİZ AMA UNUTMAYIN HEM CESUR HEMDE İYİ KALPLİ OLMALISINIZ AYNI MİNİK GİBİ
yazar:hmz