SAHIPLIK YANILGISI
Zafer Akinci’ya ait bir videoda ‘sahiplik yanılgısı ‘diye bir kavram duydum. Bir deneyde insanlarda sahip olduklarını düşündükleri eşyanın az bulunacağını algısı varsa o eşyaya normal değerinden 10kat fazla değer atfettiklerini tespit etmişler.
Sahip oldugumuz sorunları bir başkasına anlattıkça (anlatılan kişi bir uzman da olsa) sorunu kafamızda daha çok şişirip, sanki dünyanın sonu, çözülemeyecek bir problem hâlinde algıladınız sonucuna varmışlar.
Psikolojik destek verenler,ogretmenler,doktorlar gibi tavsiye veren meslek gruplarının tavsiyelerini kendi hayatında uygulamakta zorluk cektiginden bahsetti. Ogretmen cocuklarinin derslere algisi, dersleri sevme duzeyi ile ilgili düşündüğümde de yine ‘korkular’ mevzusu aklimi kurcaladi. Biz öğretmenler, cocuklarin ileriki egitim döneminde hangi konular ile karşılaşacaklarını,kitap okumamanin bedelini başka çocuklarda gördüğümüz için kendi çocuklarımıza küçük yaşta büyük sorumluluklar yükleyebiliyoruz.Cocugumuzun küçük hatasını ve eksikliğini kafamızda buyutebiliyoruz.Çünkü o insani bizim sahip oldugumuz bir varlık zannediyoruz.
Bu yanlış algıyı düzeltmenin yolu çocuğumuzun aslında küçücük kusurunu başka bir insana anlatmak,şikayet etmek değil de kendi içimizde kendimize anlatıp,belki boş bir kâğıda yazıp sanki başkasının çocuğundan bahsediyormuş gibi düşünüp meselenin kafamızdaki kocaman halinden normal haline indirgenmesini sağlamak.
Çocukların eğitim hayatının eve taşındığı günümüzde “benim cocugum” modundan “Allahın emaneti,hediyesi” moduna geçebilirsek, sahiplik yanılgısına düşmeden herkese kendi sorumluluğunu verebilirsek belki de çocuğumuzun yaptığı ufak hataları büyütmeden onlara daha müsamahalı olabiliriz. Spirituel yanı gelişmiş bir insansak da “Allahım bu çocuk Senin hediyen,emanetin, maddi manevi gelisimde her an destekcim ol.Bana guzel,razi olacagin sozler ve davranislar ver “diyip Rabbimizin desteğini istemek olabilir.